Powered By Blogger

22 Kasım 2014 Cumartesi

Konuşa konuşa buluşmaya karar verdik. Sesini bile özlemiştim. Bir insanın sesi ne kadar özlenilebilir ki? Gün geldi çattı. Yerimde duramıyorum. Heyecandan kalbimin atışı dışarıdan duyuluyor. Onun dersi benden geç bittiği için anahtarı bana verdi eve gittim ondan önce odasına girdim, eşyalarına dokundum, yatağına uzandım, yastığını kokladım... 
O geldi. Yemek hazırladım falan film izlemeye başladık. Ben başka koltuğa geçtim o başka koltuğa. Film bitince konuşmaya başladık Sertap Erener'in aşk şarkısını açtı ve bana yaklaştı kendimi tutamamaktan korktum. Vurdum kapıyı çıktım. Bana aşık olmadığını biliyorum bu şarkıyı açması çok anlamsızdı ona dayanamayacağımı bildiği için açtı. Ben de karşı koyamayacağımı bildiğim için vurdum kapıyı. Önemsemeyeceğini düşündüm nasılsa bana aşık değil. Otobüse bindim ağlıyarak, sonra aradı beni niye böyle bir şey yaptığımı sordu konuşmak istemediğimi söyledim ve kapattım. Günüm berbat geçti. Bir insan beni bin yerimden bıçaklamış ve ben kanıyorum. Yine ona kanıyorum!!! Ne aptalım Tanrı'm ! İğreniyorum kendimden. Ne kadar Utanç verici bir şey bu. Ne kadar basitim ona karşı, ne kadar zayıf... Bir sigara yaktım sanki bulutlu bir gök ciğerlerime doluştu. Aramızda ne kadar uçurumlar var bir zamanlar teni tenimden ayrılmayanla... Saçlarıma dokunuşu öldürüyor beni. Dokunma be adam benim kırılmış saçlarıma! 
O kadar mesafe vardı ki artık aramızda, saçlarıma dokunduğu için ertesi gün hemen gidip küt kestirdim uzaması için çaba harcadığım saçlarımı. 
Anladım ki canım kırılan saçlarıma dokunduğu için acımamış. Canım kırılan kalbime dokunduğu için acımış. Ne çok acımış... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder