Powered By Blogger

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Bir gün ben yine katilimin evine gittim duştan çıkmasını bekliyorum. Önceden telefonunu hep masanın üzerine koyardı, banyoya götürdü. Telefonunun çaldığını duydum fakat açmadı. Telefon ısrarla çalmaya devam etti açmadı. Otobüse bindik gidiyoruz dayanamadım sordum kim o dedim geçiştirdi beni. Bizim belli başlı kurallarımız vardı; sevgili değildik fakat arkadaşta değildik birbirimize bağlanmayacak idik  ama hayatımıza başkalarını da almayacaktık sadece ikimiz olacaktık. Daha sonra öğrendim ki o ısrarla çalan telefon sevgilisinin imiş. Sevgilisi varmış!
Bunu öğrendiğim an sanki kalbime bir kurşun saplandı. İşte o zaman beni ilk kez öldürdü. Bana hiçbir şey demeden çekti gitti, bitti. Başlamayan bir şey nasıl biter ki doğrusu bu. Ben kendimi kandırmışım, alışmışım ona. Allah'ım ben ne safmışım? O bana dokunurken sanki içimde kelebekler uçuşuyordu. Kokusunu, sesini, nefesini, kalp ritmini, yüzünün çizgilerini, kirpiklerinin dizilişini ve hatta boynundaki benlerin yerlerini ezberlediğim adam bana bu acıyı nasıl yaşatabilirdi? Bu kadar vicdansız mıydı? Ne kadar da yanlış tanımışım onu. Onun bu habersizce gidişinin ardından tam 3 gün sadece çikolata yedim ve sadece su içtim, ağladım o kadar çok ağladım ki kapaklarımda yaralar çıktı. Üçüncü günün sonunda kustum ve tam 14 saat boyunca uyudum annemin zoruyla birkaç lokma yemek yedim. Nasıl birden tersine döndü her şey? Ne eksiklik yaşattım? Günlerce böyle saçma sapan sorular sordum kendime. Okula gitmedim. Aradan bir kaç hafta geçti toparladım kendimi gözyaşlarım boğazımda düğüm yaptım, hiç acı çekmemiş gayet umursamaz bir tavırla hayatıma devam ettim. Karşısına hiçbir zaman bitik bir halde çıkmadım. 1 ay sonra bana mesaj attı kızla ayrılmışlar yumuşamadım düşünsenize katiliniz sizi çok özlediğini söylüyor ne kadar korkunçç!  Çok ısrar etti buluşmak istediğini söyledi. Kıramadım zaten deli gibi özlemişim o kadar çok özlemişim ki her  gece dua ediyorum rüyamda görmek için. Neyse bindik o kızı sordum geçici bir şey kendinle onu bir tutma dedi. Tek açıklaman bu olmaz dedim. Otobüsün içinde tartıştık en azından giderken bir şey söylemeni bekledim dedi. Ben senden gitmedim dedi bana. İndik, sanki gök delinmiş deli gibi yağmur yağıyor Adana'nın en işlek caddesinde bağırarak kavga ettik herkes bize baktı sonra ben deli gibi ağladım sarıldı bana, kokladı, öptü.. Babası gile gittik üzerimizi fön makinesiyle kuruttuk. Bana bizim ilişkimizin ne kadar yıpransa da hepsinden farklı olacağını söyledi. Kandım ona, inanmak istedim bu yalana. Yağmur yağıyordu ve biz seviştik. Uzun uzun seviştik sonra sarıldı bana uyuduk birkaç saat. Boynundan öptüm onu, göğüsünden öptüm, sırtından öptüm... O uyudu ben ona bakıp hayaller kurdum. Saatlerce hayaller kurdum! Uyandığında sarılarak sorunlarımızı konuştuk. Beni sevdiğini hissediyordum ama bunu dile getirmedi zaten bende dile getirmesini beklememiştim ondan hiçbir zamanda beklemedim. Sürekli ben ona aşık olmadığımı söyledim. Sürekli yalan söyledim ona. Katilime aşığım ben, bana zarar veren canımı acıtan adama aşığım. Deli gibi aşığım! Her sevişmemizden sonra eve gidip saatlerce ağlayacak kadar aşığım!  Yağmur yağıyor açıyorum bencereyi soğuk yüzüme vuruyor, ciğerlerime...  Fakat dinmiyor içimdeki yangınım. 
Sizin prensinizin beyaz atı var, benimkinin kanlı bıçağı!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder