
30 Aralık 2014 Salı
Buluşmadan önce kararlaştırdık daha ileriye gidecektik, daha çok şey yaşayacaktık ne bilim duş falan alacaktık işte birlikte. Olmadı. Nasıl sinir oldum. Yorgunsan buluşmicaz ya da sevişmicez arkadaşım. Beş dakikada bitti, böyle heyecan mı olur?!! Bambaşka olsun diğerlerinden farklı olsun istedikçe basitleşiyor, o basitleştiriyor. Neymiş yorgunmuş, geçen gece çok içmiş, futbol oynamış, her tarafı ağrıyormuş... Birlikte evden çıkarken yine iç içe girdik kavga ettik. Olaysız günümüz geçse dişimi kıracam zaten.
Bugün okuldan çıkışta Leyzan'ın abisi ameliyat olmuştu hastaneye gittik. Allahım hastaneye bir girdim karşıdan biri bize doğru yürüyor. O nasıl bir yürüyüşşşşşşş!!????? Siyah ceket, boynunda mavi bir fular, siyah botlar, boy pos desen 187 falan. O an oraya niye geldiğimizi şaşırdım. Leyzan'ın kuzeniymiş "ben arabayı getiriyorum iniyorlar" dedi. Demekki bizim gittiğimiz hastanede ameliyat edememişler başka hastaneye sevk ediyorlarmış. Arabasını getirdi neyse biz de bindik durağa götürecekti bizi de. Yolda gelene kadar çocuğu izledim, ceketiyle fularını arkaya uzattı, güneş gözlüklerini taktı.. Heyyytt dedim çok sexii :DD::d:d Eridim ya çok karizmatikti. O an anladım ki başkaları için heyecanlanıyorsam bizim hikaye bitmiş demektir. Benim için bitmiş de haberim yokmuş. Ve canım yanmıyor, belki de alıştı bünyem acıya. Demek ki zamanla soğuyormuş insan. Kim senin gibi olur bilemem, hakkını yemek istmem. Belki dokunduğum kimse senin gibi olmayacak ama artık soğudum prensim.

28 Aralık 2014 Pazar

Bugün doğum günün, söyleyecek bir şey bulamıyorum ki. Seni anlatacak bir söz bulamıyorum. Hayatıma girmenin mutluluğunu anlatacak, sana olan sevgimi, var oluşunu, gülüşünü, bakışını... Seni anlatacak ne bir söz, ne de bir kelime var artık. Ne desem az kalıyor yanında. Artık bitmesini tüm kalbimle istiyorum. Tükendim artık. Ne bir söz kaldı, ne de ben.
Seni saklarım, saklayabildiğim kadar. İki yıldır içimde büyütüyorum bunları, kimseye de anlatamıyorum. Gelip sana da dökemem ya içimi. Bu sır beni boğuyor artık. Seni de sıkmıyor mu? Ben senden önce hiç bu kadar canımın acıdığını hatırlamıyorum. Acıtır mı bilemem başkası, senden sonra. Belki dalga geçersin bunu okurken "salağa bak ne yazmış be", "alt tarafı sevişiyorduk ne abartmış amk." falan ne bilim biri bana böyle bir şey yazsa belki bende dalgaya vururdum.
Belki seninde karşına birgün bir durakta, kütüphanede, markette belki de bir caddede yüreğini ağzına getiren biri çıkar. İşte ozaman onun peşinden git. Pişman olma hiçbir şeyden ne düşünüyorsan yap saçma olur falan diye geçiştirme hayat böyle güzel. Umarım birgün benim ne hissettiğimi anlarsın, yıllar sonra olsa bile. Yürüdüğümüz yollardan geçerken beni hatırla, başını yastığına koyduğun da ben geleyim aklına bir kerede yıllar sonra olsa bile. Güzel hatırla beni.
Çok teşekkür ederim. Bana sayılı olan günlerde sonsuz mutluluğu verdin.
26 Aralık 2014 Cuma

O instagramdaki kız kim lan beni katil mi edecen sen beni. Oruspu çocukluğu yapma! (annene lafım yok. Zaten oruspu çocukluğu ruhtadır. ruhun oruspu çocuğu yani ailenle ilgisi yok! Beni okulda arkaya çekiyon cilveleşiyoz oynaşıyoz sonra gidiyon başka kızlarla fotoğraf atıyon. Oğlum bak delik deşik ederim beni kıskançlık krizlerine sokma! Deli oldum bak. Neyse amk niye kıskanıyorum banane, bitecek zaten. Sıkıntıya gerek yok. Ama bir daha görmeyim bak sikerim belanı.
Bıraktım ya artık, saldım seni, valla siklemiyecem seni oğlum, götünü çok kaldırdım ben senin. Senin götün yer çekimine karşı koyamıyor artık. Tuhaf oldun, kodun bozuldu be. Azıcık vaktimiz kalmış şurda zaten sınav zıkkımı yüzünden çok görüşemiyoruz, bir de piçlik yapma!
Pazatesiyi büyük bir heyecanla bekliyorum, aslında çekiniyorum biraz ama olsun artık ya salıcam kendimi. Sana ait olmak istiyorum artık tamamiyle. Sanki bana ilk defa dokunacakmışsın gibi heyecanlıyım. Sadece biraz daha derinlere ineceğiz ama ne bilim heyecanlanıyourm. Bir iz kalsın istiyorum, büyük bir iz, belki de bir leke. Ne olursa olsun senden olsun. Seninle bağları kopardığımız dönemde Fındık Burunlu'yla çıkmıştım ya işte o hayatımın en büyük hatasıydı. Senden sonra beni öpen tek kişi o ne bilim kendimden iğreniyorum. Keşke zamanı geriye alabilsem.
24 Aralık 2014 Çarşamba

On beş yıl sonrasını hayal et şimdi. Güzel bir işin var hayal ettiğin gibi avukat olmuşsun. Her zamanki gibi çok şıksın jilet gibi takım elbise. Hatta açık mavi gömlek giymişsin, lacivert tonları pantolon, kahverengi kemer ve ayakkabı, şık bir de saat. (Sana mavi çok yakışıyor.) Ben de avukat olmuşum ikimizde bayağı kariyer sahibiyiz bende siyah kalem eteğimi giymişim üzerine bordo gömlek, altına da stiletto ayakkabı saçlarımı aşağıdam dağınık topuz yapmışım falan... İkimiz bir iş yemeğinde karşılaşıyoruz ne yapardın? Yıllar sonra ikimiz de hayatımıza güzel yönler vermişken, yıllarca hiç görüşmemişken aniden çıksam karşına ne yaparsın? Bende her şey başa döner. Hele de bir elini cebine koyup yürüsen biterim ben. Beni ikinci kez öldürürsün. Yine belli etmem dimdik dururum karşında. Ama bil ki bu karşılaşma benim hayatta en çok korktuğum şeylerden biri.
Lütfen yıllar sonra bir yerde karşılaşmayalım.
23 Aralık 2014 Salı

Umutla beklediğim yarınlarım yok artık, ailemin bile arkamda durduğundan şüpheliyim artık, şimdi sen de gidiyorsun tamamen tek kalıcam. Gerçi ne zaman geldin ki? Hiç olmadın ki gidesin. Herkesten uzaklaştım. İyi mi yapıyorum? Ben bile bilmiyorum ne yaptığımı. Belki de delilik bu. Sen olmicaksın artık bu kesin bunları okuduktan sonra ama yerine kimi koyarım, kim senin gibi olabilir onu da bilemem. Kiminle bir daha o anları yaşayabilirim ki? Kime dokunabilirim sana dokunduğum gibi? Beni senden fazla seven çıkar elbet ama bil ki annenden başka seni benim gibi karşılıksız seven çıkmaz. Öyle gelişi güzel bitiyoruz ki biz. Ne bilim bu benim küçük ve aptalca olan dünyamda romantik komedi filmi gibi. Bu da bizim filmimiz prensim.
Günlerce yataktan çıkasım gelmiyor, yemeklerin tadı hep aynı geliyor sanki. Güneş bile gri sanki. Hep gitmek istiyorum ama olmuyor. Bu yazıları sana vermeyi ilk düşündüğümde kitap haline getirdikten sonra en arka sayfasına boş sayfalar bırakıp "hikayemizin sonunu sen tamamla prensim" yazmayı düşünüyordum fark ettim ki zaten bu bir son. Senden bana tamamlamamış biçimde vermeni hayal ettim "bitmesin" demeni istedim hep. Ama bu çok bencilce olur, bitmeli. Artık senin hayatından da çıkmalıyım. Ayak bağı olmamalıyım mesela artık sana. Artık hayatlarımızın şekilleneceği bir döneme giriyoruz. Biliyorum senin ileride bensiz bir hayat istediğini. Bazen ben bile katlanamıyorum bana. Haklısın. O yüzden böyle olmalı.
En çok boynunu özlicem. Keşke bana boynunu sonsuza dek ödünç verebilsen. Sonra ellerin, ne bilim ellerin çok şefkatli mesela. Sonra yumuk gözlerin var mesela. Peki ya omuzların tarif bile edemiyorum başımı yasladığımda ki o eşsiz huzuru. Sabaha kadar sayabilirim ama sen sıkılırsın.
Ama senin özleyeceğin onda bile şüpheliyim 250 gram şeyden başka bir şey değil.
21 Aralık 2014 Pazar
Deliriyorum galiba. Ayrılık düşüncesi beni bitiriyor. Sayılı aylarımız kaldı şunun şurasında. Kimseyi yerine koyamam ki ben. Hani hep bitsin istiyorum ya, yalan ha o. Peşine dolanıp o nereye gitse oraya mı gitsem? Yoksa kader beni nereye sürüklerse oraya mı? Hiçbir şekilde tat alamıyorum hayattan. Bir insan yanındayken bile özleniyorsa, aramıza kilometreler girerse ne yaparım ben?
İyi ki yaşadım seni. Hiçbir şeyden pişman değilim. Sana dokunmak, seninle konuşmak, seninle kavga etmek ne bilim her şey güzeldi işte. Gidemiyorum be adam senden. Sağım solumu tutmuyor, bitiremiyorum seni. Kendimi kaybettim belkide?
Şimdi bir bankta oturuyorum, rüzgar vuruyor yüzüme, hava da soğuk. Seni hissediyorum sanki. Soğuk bıçak etkisi yaratıyor tenimde, tıpkı senin sevgin gibi. Keşke beni biraz anlasaydın. Bu yazdıklarımı okurken ne düşüneceksin bilmiyorum ama sakın nefret etme benden. Yüzüne söyleyemediğim her şey burada gizli. Ama bil ki ilk günkü gibi heyecanlanmıyorum, soğudum belki de. Sadece üzülüyorum. Kendime üzülüyorum, bir erkeğin yerle bir etmesine üzülüyorum.
Sana yanımda kal, beni bırakma diyemem. Bu bencillik olur, sen de çok zor günler geçirdin senin de bensiz de olsa mutlu bir hayat yaşamanı isterim.
Sen benim ilerde tebessümle hatırlayacağım en güzel anımsın. Sen benim 17 yaşımsın. Tek isteğim bu anımıza çamur bulaşmaması, benden nefret etmemen, beni de kendinden nefret ettirmemen. Ne de olsa anılar kalır, insanlar değil.
11 Aralık 2014 Perşembe
Geçen gün fındık burunluyla buluştuk. Öptü beni kavga ederken o an esmerime, katilime, prensime ihanet ettiğimi düşündüm ama sonuçta sevgili değiliz. Ne bileyim ondan başkasının bana dokunması ağır geldi, afalladım bir an. Onuda sevgilisi var zaten o da ne yaptığını bilemedi herhalde bir an. Eve geldim dudaklarımı yıkadım tükürdüm. Bir daha böyle bir şey olmayacak diye söz verdim kendime. Fındık burunluyla da konuştuk artık o yoluna ben yoluma.
Ağlamaktan şişmiş gözlerimle kalkıp okula gittim ertesi gün okulda bir çocuk var benden hoşlandığıı söyledi tam karşımızda da esmerim bakıyor uzaktan. Çocuğa hiçbir şey demeden kalktım yanından arkamdan seslendi bakmadım. Esmerime gidip seni çok özledim dedim. Ondan başkasıyla olmaz çünkü. Kafamı kesmek istiyorum yemin ederim.
Ne biçim bir yangın bu? Yeter artık eridim bittim hala canım yanıyor. Resmen küllerim acıyor. Ne yapim? İçim acıyor. Ne yaptığımı ben de bilmiyorum artık.
Ağlamaktan şişmiş gözlerimle kalkıp okula gittim ertesi gün okulda bir çocuk var benden hoşlandığıı söyledi tam karşımızda da esmerim bakıyor uzaktan. Çocuğa hiçbir şey demeden kalktım yanından arkamdan seslendi bakmadım. Esmerime gidip seni çok özledim dedim. Ondan başkasıyla olmaz çünkü. Kafamı kesmek istiyorum yemin ederim.
Ne biçim bir yangın bu? Yeter artık eridim bittim hala canım yanıyor. Resmen küllerim acıyor. Ne yapim? İçim acıyor. Ne yaptığımı ben de bilmiyorum artık.
8 Aralık 2014 Pazartesi

Hep mutsuzum bu aralar. En sevdiğim iki arkadaşımla aram bozuk. Kimse siklemiyor lan beni. 3 gündür serumla besleniyorum okula gidiyorum kimse takmıyor beni. Söyleyin ben hak ediyor muyum bunları. Herkes ayrı bir kafada amk sikerim böyle hayatı. Komaya girene kadar içmek istiyorum. Aslında ne kadar bıksam da şimdi kalk gel dese uçarak giderim. Arasa saatlerce konuşurum. Ama yoruldum bende. Gücüm yok artık eskisi gibi, kimse kusura bakmasın. Fındık burunluya geri mi dönsem diyorum bazen. Vazçebilsem bir ahh bırakıp gidecem ama ahh bir bırakıp gidebilsem. Sanki ayaklarımı bağlamışlar, yanındayken dilim tutuluyor düşündüklerimi söyleyemiyorum. Kendimi yeni uçmayı öğrenen kuşlar gibi hissediyorum tam uçucam patt yere yapışıyorum. Ama olacak deneye deneye. Mecburum daha yuvada kalmaya ama az kaldı ben de uçup giderim elbet birgün. Gidersem eğer dönmek istemem artık. Ahh bir çözse şu ayaklarımdaki zinciri hayat siktir olup gideceğim bende.
Üzülür mü dersiniz? Bence umursamaz. Umursamaz çünkü, insan sevmediği birini neden umursasın ki? Zaten sevmesin beni bundan sonra. Her şeyden bıkmışken sevmesin beni. Kimseye anlatamıyorum onu, paylaşamıyorum yaşadıklarımızı. Kime gidip anlatayım?
Dün gibi aklımda bana ilk gülümsemesi. Ne kadar kaybolmuşum ben onda. O beni boğacak kadar derin bir denizmiş anlayamadım, ölene kadar tabi.
Ben her gün birgün bu şehirden gitme umuduyla uyanıyorum. Bir tek ondan değil, herkesten gitmek istiyorum. Belkide kaçmak bu. Ailemden, arkadaşlarımdan. senden, kendimden. Evet belkide kendimden kaçıyorum aslında ben. Zaten insan en çokta kendinden kaçarmış. Yaptığım hatalardan, yaşadığım bu hayattan kaçıyorum.
En kısa zamanda yeni bir hayat kurma dileğiyle...
7 Aralık 2014 Pazar

1. Mezuniyete bomba gibi gitmek.
2. Mezuniyette hayatımı mahfeden kişiyle öpüşmek.
3. Hazırlayacağım bu kitabı vermek.
4. Kitapla birlikte ona yol vermek.
5. Yavaştan eşyalarımı toplamak.
6. Biten sınavların ardından büyük bir depresyona girmek.
7. Bir süre telefondan uzak durup, aranmak.
8. Antalya için alışveriş.
9. Günlerce ağlamak.
10. Tatil sonu bu şehirden siktir olup gitmek.
11. Yeni hayat.
Bundan sonra herkes kendi yoluna bakar. Belki bu evreyi atlatmak zor olmayacak ama başaracağım.
Kimse vazgeçilmez değildir. Kendini hint kumaşı falan sanmasın çünkü, ipeğin bile çakması var artık. Sen benim için Chanel ruj kadar değerli değilsin.
Yeni baştan doğma zamanı geldi. Beni öldürüyorsun. Dediğim gibi şimdi yeniden doğma zamanı.
Kim kimi kullanıyor görelim bakalım.
Hayallerim var artık, sensiz.
5 Aralık 2014 Cuma
Olur mu dersiniz? O ve ben? Olmaz ya. Ruhsuzun teki. İlk gördüğümde benim olacak demiştim. Şu an bedenen ona sahibim. Peki ya ruhu? İsterdim ki diğer erkekler gibi peşimde dolansın, bıktırsın. Nasıl bir taktik lan bu? Harbi iyi ama. Geçen sene okuldan bir sürtüğün doğum günü vardı bana gitmeyeceğini söyledi, neyse bu siktir olup gitti o doğum gününe orada falliğin biriyle tanışmışlar sevgili falan olmuşlar çok ağlamıştım falan. Yine okuldan aynı falliğin doğum günü bizimkini yine çağırdılar bu sefer giderse susup oturmicam sikecem belasını piçin. Bu ne lan beyfendi gitsin canı isteyince gelir. Sikerim böyle işi. Gözüm kara artık yakarım bütün köprüleri, acımam kendime artık! Bu sefer başka artık. İki oruspu yüzünden hayatım sikiliyor resmen. Bende onların hayatını siker alt üst ederim. Blogu yayınlarım okulda bütün ortalık karışır. İsterse bizim deli kız bu kara çocuktan hamile diye dedikodu çıkartsınlar umrum duymaz. Ben onu elde etmeye çalıştıkça kaçıyor benden. Daha ne yapim lan? En iyisi siktir etmek. Yürüsün gitsin en iyisi böyle ikimiz içinde. Yorulan, üzülen, seven hep ben. Hep ben düzene sokuyorum bizi o raydan çıkartıyor. Nekadar kızıp sinirlensemde olmaz ki onsuz. Kaybeden ben oluyorum çünkü o beni hiç umursamıyor. Ağlayan, günlerce yemek yemeyen ya da ölümüne yemek yiyen, dip boyam gelip kuaföre gitmeye üşenen, ojelerimi yenilemeye halim kalmayan, evde haftalarca çıkmayan, okulda devamsızlığı tavan yapan, notmalrı düşen, ağlamaktan gözleri şişen, geceleri uyuyamayan ya da günlerce uyuyan... Hep ben. Onun sikinde değil çünkü bunlar. Üzülen bir kere de sen ol be adam! Benim bu inadımmm! Ya olmuyor işte vazgeç diyorum kendime keçi inadı işte olacak diyor. Nah olacak.
Onun başkasıyla olma düşüncesi bile beni çıldırtıyor. Kafamda saniyede milyon tane işkence kuruyorum. Mutluluğumu çaldı o benim. 17 yaşımı çaldı benden. En güzel günlerimi çaldı. Ne getirir ki o günleri geri. Ne dua etmek, ne de ağlamak! Kabullenemiyorum bu yenilgiyi! Benim olmuyor diyemiyorum kendime. Artık hayal kuramıyorum onunla. Belki de artık pes ediyorum.
3 Aralık 2014 Çarşamba

Belki bilse bunları beni anlar.
Ya gel birlikte bir hayat kuralım, ya da siktir git. Bence gelmelisin. Senin ve benim hayatım. Düşünebiliyor musun? Bizim hayatımız... Hayat kısa, çok kısa. Yarın ne olacağımız belli değilken neden bu işkence? Korkuyorum, erken bitecek hikayemiz diye.
Bazen dur aptal diyorum kendime, yazma onu bu kadar. Bir bakıyorum dönüp arkama, benim hayatım o. Her anım o benim. Ondan ne kadar nefret etsem de kin tutamıyorum. Belki her gün göz yaşlarımla içimi yıkadığım içindir.
Ben... Ellerim. Benim bu buz kesmiş ellerim ısıtmanı istiyor. Sen benim ellerimi tutarsan benim ruhum ısınır. Maksat burada ellerimi ısıtman değil, bana dokunman. Dokun bana. Aslında karar veremedim şu an beni yakıyor mu, donduruyor mu yoksa? Tek bildiğim bana şuurumu kaybettiriyor.
Zaman çözer mi peki bunu prensim? Hayır, katilim demeliydim!
İyi olmam için ölmem gerek. Zaman çözmüyor! Hem ne demiş şair "Zaman ilaç mıdır, yoksa kalbini yavaşça yaran yoran bir bıçak mıdır?" Sizce zaman nedir?
Zaman geçmek bilmeyen bir lanet!
Kim derdi ki benim bu hallere düşeceğimi? Kimse inanmaz anlatsam bunları benim hissettiğime. Belki uzaktan gayet mutlu, hissiz biri görünüyorum. İçim gidiyor benim. Sesini duyunca, yüzünü, ellerini görünce... Ben geçiyorum kendimden. Bana dokunduğu an evet şu an ölebilirim diyorum. Kollarında son nefesimi verebilirim! Ben aşık mıyım yoksa bağımlı mı? Uyuşturucu gibi buluyorum onu. Bana zarar verdiği halde bırakamıyorum.
Neyse, ellerimi tut prensim.
Göğe bakalım!
https://www.youtube.com/watch?v=bRrsXXPwFFc
1 Aralık 2014 Pazartesi

Biraz ellerinden söz etmek istiyorum. Benim ellerimi içine alınca, benim ellerim kayboluyor. Uzun parmakları var. O kadar yorgun ki ruhu gibi. O elleri nasıl güzel dokunuyor, o parmakları...
Peki ya gülüşü? Yanaklarının etrafında çıkan o çizgilere kurban olurum. Çapkın gülüşü galiba onunki, gülmekle ciddi gülmemek iç içe. Zaten pek gülmez. O gülünce dünyam durur ama benim. Gülüşlerine kandım zaten ben. Tebessümü... Onu anlatabilirim saatlerce. Geniş omuzlarını, uzun boynunu, ayaklarını, benlerini, saçlarını tarayışlarını, kokusunu... Onun her santimini saatlerce anlatabilirim. Delirdim belkide.
Sesi... Beni benden alan o sesi. Ahh o sesii!
Şiir gibi. Allah'ın benim için yazmış olduğu bir şiir sanki. O kadar imge ve söz sanatlarıyla dolu ki, çok ağır anlayamıyorum. Zor, çok zor!
Nasıl vazgeçebilirim? Vazgeçilebilir mi? Böylesine çekici bir vücuda karşı koyabilir miyim?
Bir insan, bir insanın her şeyi olabilir mi? Katilim, prensim, şiirim... Bazen abim, bazen sırdaşım, bazen sevgilim, bazen düşmanım... Her şeyim!
Bunu okurken ne hissedecek acaba? Belki kızacaksın bana, belki beni dövmek için kapıma dayanacaksın, belki de çok küçük bir ihtimal güzel şeyler hissedersin. Hani sen ruhsuzsun ya, hani hep öyle diyorsun ya sen. Güzel şeyler hissetmelisin be adam. Bütün bunlar senin için yazıldı, bütün bu çaba sana. Bu sana hayatın boyunca verilebilen en anlamlı hediye olsun istiyorum. Hediyeleri seversin sen. Keşke beni de bir hediye olarak görseydin, beni de çok sevseydin mesela.
Mesela en büyük hobin saçlarımla oynamak olabilirdi. Neyse ben dayanabileceğim kadar dayanıyorum bu tatlı işkenceye. Sen erken uyumayı seversin bu saatte çoktan uyumuşsundur. İyi geceler şiirim. İyi geceler bensiz akşamlara prensim. İyi geceler sana, bensiz. Katilim, tatlı rüyala!
27 Kasım 2014 Perşembe

Öldü sayarım ben de özlersem eğer. Bir mezar bulurum gider ağlarım başında, kouşurum saatlerce. Bana çektirdiği acıları anlatırım.
Başka heyecanlar bulurum ben de kendime, başka uğraşlar... Unuturum be elbet. Ekmeğim, suyum değil ya bu benim.
Bir bakıyorum dilime bir kaşık bal sürmüş, bir bakıyorum basmış acı biberi. Şimdi o bu günlerin tadını çıkartsın son 6 ay kaldı. İyi oynasın kuklasıyla, ipler ellerinden alınınca büyük bir boşluğa düşecek ne de olsa.
İçim gidiyor ben gidemiyorum.
Neyse.
Bu şehirden gitme dileğiyle, mutlu kalın.
https://www.youtube.com/watch?v=mxohhIg5CvE (TEK KİŞİLİK AŞK...)
26 Kasım 2014 Çarşamba

Paylaşamıyorum ben onu. Annesini çok seviyor onu bile kıskanıyorum. İstiyorum ki; benden başka kimsesi olmasın, hayatında ki tek kadın ben, tek dalı ben olayım, sığınacağı tek liman ben, çalacağı ilk kapı ben... Ben çok mu bencilim? Bu bencillik değil, aşk paylaşılmaz! Paylaşamıyorum. Biri ona yakışıklı diyince boğasım geliyor kız ya da erkek fark etmiyor. Benden başkası onu beğenmesin kimse bakmasın. Elimden gelse kapatırım eve çıkartmam dışarı.
Bu gün seviştikten sonra uzandı yanıma kalmadı, önceden hep kalkardı. Bu da bir gelişme sonuçta. Ne salağım çocuk sürekli kimseye aşık olamıyorum diyor ben hala ottan boktan kendime pay çıkartıyorum. Ne aptalım! Büyü mü yaptılar bana? Kimin ahını aldım? Eski sevgililerimden biri yapmıştır kesin!!!
Çıkarken ona yıl sonunda bir sürprizim oldğunu söyledim. Telefonumda blogger uygulamasını gösterdim çok merak etti. Tam kapıyı açarken kapattı kitledi aldı telefonu eline bakmaya çalıştı zorla aldım elinden, az kalsın görüyordu bütün sürpriz bozulacaktı. Acaba görünce ne tepki verecek? Neyse giderken ben öpüştük. Çıktım kapı kapandı. Onu hissetmek istedim dudaklarımı yaladım.
"Dudaklarımda bal yok oysa tek dilekti mutluluk!"
25 Kasım 2014 Salı

24 Kasım 2014 Pazartesi

Peki ya benim vücudum? Onu baştan çıkaran ne acaba bende? Sarışınlığım mı, sıkı vücudum ya da kahkahalarım...? Yoksa uzun ve ince parmaklarım, küçük ayaklarım mı? Beni çeken ne ona? Belimin inceliği, hafif balık etli oluşum mu? Ne?!!
22 Kasım 2014 Cumartesi
Konuşa konuşa buluşmaya karar verdik. Sesini bile özlemiştim. Bir insanın sesi ne kadar özlenilebilir ki? Gün geldi çattı. Yerimde duramıyorum. Heyecandan kalbimin atışı dışarıdan duyuluyor. Onun dersi benden geç bittiği için anahtarı bana verdi eve gittim ondan önce odasına girdim, eşyalarına dokundum, yatağına uzandım, yastığını kokladım...
O geldi. Yemek hazırladım falan film izlemeye başladık. Ben başka koltuğa geçtim o başka koltuğa. Film bitince konuşmaya başladık Sertap Erener'in aşk şarkısını açtı ve bana yaklaştı kendimi tutamamaktan korktum. Vurdum kapıyı çıktım. Bana aşık olmadığını biliyorum bu şarkıyı açması çok anlamsızdı ona dayanamayacağımı bildiği için açtı. Ben de karşı koyamayacağımı bildiğim için vurdum kapıyı. Önemsemeyeceğini düşündüm nasılsa bana aşık değil. Otobüse bindim ağlıyarak, sonra aradı beni niye böyle bir şey yaptığımı sordu konuşmak istemediğimi söyledim ve kapattım. Günüm berbat geçti. Bir insan beni bin yerimden bıçaklamış ve ben kanıyorum. Yine ona kanıyorum!!! Ne aptalım Tanrı'm ! İğreniyorum kendimden. Ne kadar Utanç verici bir şey bu. Ne kadar basitim ona karşı, ne kadar zayıf... Bir sigara yaktım sanki bulutlu bir gök ciğerlerime doluştu. Aramızda ne kadar uçurumlar var bir zamanlar teni tenimden ayrılmayanla... Saçlarıma dokunuşu öldürüyor beni. Dokunma be adam benim kırılmış saçlarıma!
O kadar mesafe vardı ki artık aramızda, saçlarıma dokunduğu için ertesi gün hemen gidip küt kestirdim uzaması için çaba harcadığım saçlarımı.
Anladım ki canım kırılan saçlarıma dokunduğu için acımamış. Canım kırılan kalbime dokunduğu için acımış. Ne çok acımış...
21 Kasım 2014 Cuma
4 ay önceydi. Baya büyük kavga ettik her yerden engelledim. Hiçbir şekilde konuşmadık haber almadım. Bıraktım, saldım iyice herkes kendi yoluna dedik. Ailesiyle ilgili büyük sorunları vardı annesinin başı beladaydı. Tam üç ay sonra rüyamda gördüm ağlıyor benden yardım istiyordu. Katilim benden yardım istiyordu düşünebiliyor musunuz??? Neyse dayanamadım mesaj attım kaldırdım engeli falan "nasılsın" dedim, kötü olduğunu bile bile ondan duymak istedim. Konuşmaya devam ettik. Gayet havadan sudan Konuşurken "özledim" yazdım. O da özlemiş her halinden belliydi. 3 ay boyunca onun kokusunu unutmak için başka kokulara sarıldım, başka tenler ısıtır sandım beni ama temmuzda buz tuttuğumu hissettim ben. Bir insanın yeni bu kadar mükemmel olamaz olmamalı Tanrı'm bana bunu yapmamalısın! Boynundan omuzlarına doğru inen benleri. Esmer ve tuzlu teni... Daha fazla tarif edemiyorum Tanrı'm! Ben bu işkenceyi çekecek ne yaptım? Bu kadar karşı koyulmaz bir vücudu neden benim karşıma çıkardın? Ahh benim kimselere anlatamadığım kanlı hikayemin prensi seni ve tenini çok özledim!
9 Haziran 2014 Pazartesi
Bu sefer bana biraz daha bağlı. Her kavgamızdan, her ayrılığımızdan sonra birbirimize daha çok kenetleniyoruz. Biz kopamıyoruz. Neden böyleyiz anlamıyorum. Birlikte olduğumuz her an sanki kırlardayız sanki her zaman hava güneşli bizim için. İçimiz kıpır kıpır bizim! Oturduğum yerde tuhaf tuhaf gülümsüyorum öpüşleri geliyor aklıma gözlerimi açmak istemiyorum. Tanrıya şükür ediyorum aşık olduğum için. Karşılıksız da olsa yine de ona aşık olduğum için binlerce şükür ediyorum. İyi ki tanımışım. Sonu yok biliyorum bunun biliyorum. Sabrediyorum sadece her şey güzel olacak buna inanmak istiyorum. Dua ediyorum. Bazen ona lanet ediyorum ama iyi ki girmiş hayatıma. Ben onunla büyüdüm, ilkim o benim.
4 Haziran 2014 Çarşamba

Sonu yok...
31 Mayıs 2014 Cumartesi

Sen kaldıramazsın." diye mesaj attım ağlayıp içiyorum.

Sanki ben omuzlarımda dünyanın yükünü taşıyorum. Eziliyorum. Unutmuş gibi, ben unutamıyorum.
Keşkeler ezberliyorum sürekli. Keşke söylemeseydim bunları, keşke bitirmeseydim, keşke hiç başlamasaydım...
Ağlasam rahatlayacağım aslında ama diyorum ya dondum işte. Bir daha mesaj atma dedi bana içime oturdu. Onca yaşanmışlık varken bu ağır laflar niye? Hiç mi hatır yok? Beni hiç merak etmiyor mu acaba? Ben onu çok merak ediyorum. Kolyeyi ve ayıcığı attım dedi acaba gerçekten attı mı? Yaşadıklarımız ölümsüz olsun diye yazıyorum ben o ise içine sıçıyor. Kalpsiz bir adamdan durmuş beni sevmesini bekliyorum benim ki resmen ölüden göt istemek! Ahh benim yarım, ahh benim eksik kalan parçam; bu soğukluk, bu mesafe niye be esmerim? Özledim diye mesaj atsam koşa koşa gelirsin biliyorum ama ya o bende ki gurur?
Önümde bir şişe şarap ve bir kadeh var düşünüyorum. Seni düşünüyorum. Nasıl toparlayabilirim onu düşünüyorum. Zaman diyorlar ya zaman geçtikçe ben seni daha çok özlüyorum.
Neyse katilim ben sana gel demeden kalk gel ben burada bekliyorum. Hem gelirsen şarap da var. Katilim eğer gelirsen içeriz, sarhoş oluruz ve birazda sevişiriz.
24 Mayıs 2014 Cumartesi

Şimdi sadece içmek istiyorum.
23 Mayıs 2014 Cuma

Beni öldürdü ve uyandım...
22 Mayıs 2014 Perşembe

19 Mayıs 2014 Pazartesi

18 Mayıs 2014 Pazar

17 Mayıs 2014 Cumartesi

16 Mayıs 2014 Cuma

15 Mayıs 2014 Perşembe
Sevililer gününde ondan hiçbir şey beklemiyordum. Sevgili değildik. Buluştuk o gün ama sevgililer günü kasıtıyla değildi. Bana çocukluk oyuncağını hediye etti ona çok değer verirmiş zaten pek oyuncağı da yokmuş çocukken. Nasıl mutlu oldum anlatamam, düşünmüş beni. Sarıldım öptüm. Sonra bir sigara yaktı, ilerde çocuklarımızın olacağıyla ilgili hayal kurdu. Bizim hep birlikte yaşayacağımı düşünürdü. Dalga mı geçiyor acaba benimle hissettiklerimi biliyor da sanki bunları kasıtlı olarak yapıyor gibi. Canım acıyor anlamıyor mu? Sevişirken hayal kuruyorum sürekli bana aşık olduğunu düşünüyorum. Her öpüşüm ayrı heyecan onu. Doyamıyorum ona. Sürekli beni korumaya çalışıyor beni sahipleniyor ne yapmaya çalışıyor? Ben günlerce kendimi odama kapatıp yataktan çıkmıyorum yemek yemiyorum, süreki ağlıyorum. Penceremden yağan yağmuru izliyorum bana verdiği oyuncakla. Gözlerim bozuldu ağlamatan. Yastığım, yorganım ıslak göz yaşlarından. Ben odamda ölüyorum haberi yok. Beni her öpüşünde ölüyorum. Yutkunamıyorum adı geçince. Uzaklaşmak istiyorum beceremiyorum, mesajlarına cevap vermek istemiyorum ama ışık hızında yazıyorum. Ne yapsam kopamıyorum bana o kadar acı çektiriyor yine de onu bırakamıyorum. Şimdi odamda pencere açık rüzgar esiyor ben onu düşünüyorum, üşüyorum...
14 Mayıs 2014 Çarşamba


13 Mayıs 2014 Salı
Ahh benim geçmek bilmeyen hevesim... Sana bu kadar aşık olduğumu anlamayacak kadar kör müsün, yoksa salağa mı yatıyorsun? Sevişirken kokunu içime çekiyorum be adam ben, insan oradan anlar! Kaç kere söylemek istedim fakat beceremedim. Nasıl söyleyebilirim sana seni sevdiğimi? Sen kimseye aşık olamayacağını, kimseye ısınamadığını söylerken ben sana bunu nasıl söyleyebilirim? Bir kere bana ben aşık olsaydım sana aşık olurdum dedin ya benim ayaklarım yere basmadı. Sevişirken bile uzaksın bana. Ruhum sığmıyor artık bedenime acı veriyor bana çıkmıyor bir türlü içimdeki zindandan. Bir kere olsun beni sevdiğini söylemeni isterdim, gerçekten içinden gelerek sadece bir kere. Sürekli evleneceğimizi söyliyor ve ben bu konuyu saptırıyorum evlenmeyeceğimizi bir gün yollarımızın ayrılacağını söylüyorum. Peşimde o kadar erkek varken neden o çirkin anlamıyorum, anlam veremiyorum. İliklerimde hissedebiliyorum sevgimi. Ona yanacağız dedim birlikte cayır cayır yanacağız, işlediğimiz büyük günah değer mi dedim. Varsn hem bu dünyada hem cehennemde yanalım ama seninle yanayım dedi. Ben zaten senin her dokunuşunda yanıyorum alev alev. İçim kanıyor resmen, bana gülüyor bazen öperken sarılıyorum daha da içimde hissetmek istiyorum onu. Bir gün aldım elime doldurdum ilaçları evde kimse yok düşündüm hergün acı çekmektense iç hapları kurtul, tam o sırada mesaj attı "özledim" yazmış gelde öl şimdi. Sen ölebilir miydin? Ben ölemedim, çünkü; ölürsem onu öpemeyeceğim, onu başkası öpecek. Eğer ben ölürsem o başkasıyla sevişecek. Sırf bunun için yaşıyorum ben.
12 Mayıs 2014 Pazartesi

Bunu öğrendiğim an sanki kalbime bir kurşun saplandı. İşte o zaman beni ilk kez öldürdü. Bana hiçbir şey demeden çekti gitti, bitti. Başlamayan bir şey nasıl biter ki doğrusu bu. Ben kendimi kandırmışım, alışmışım ona. Allah'ım ben ne safmışım? O bana dokunurken sanki içimde kelebekler uçuşuyordu. Kokusunu, sesini, nefesini, kalp ritmini, yüzünün çizgilerini, kirpiklerinin dizilişini ve hatta boynundaki benlerin yerlerini ezberlediğim adam bana bu acıyı nasıl yaşatabilirdi? Bu kadar vicdansız mıydı? Ne kadar da yanlış tanımışım onu. Onun bu habersizce gidişinin ardından tam 3 gün sadece çikolata yedim ve sadece su içtim, ağladım o kadar çok ağladım ki kapaklarımda yaralar çıktı. Üçüncü günün sonunda kustum ve tam 14 saat boyunca uyudum annemin zoruyla birkaç lokma yemek yedim. Nasıl birden tersine döndü her şey? Ne eksiklik yaşattım? Günlerce böyle saçma sapan sorular sordum kendime. Okula gitmedim. Aradan bir kaç hafta geçti toparladım kendimi gözyaşlarım boğazımda düğüm yaptım, hiç acı çekmemiş gayet umursamaz bir tavırla hayatıma devam ettim. Karşısına hiçbir zaman bitik bir halde çıkmadım. 1 ay sonra bana mesaj attı kızla ayrılmışlar yumuşamadım düşünsenize katiliniz sizi çok özlediğini söylüyor ne kadar korkunçç! Çok ısrar etti buluşmak istediğini söyledi. Kıramadım zaten deli gibi özlemişim o kadar çok özlemişim ki her gece dua ediyorum rüyamda görmek için. Neyse bindik o kızı sordum geçici bir şey kendinle onu bir tutma dedi. Tek açıklaman bu olmaz dedim. Otobüsün içinde tartıştık en azından giderken bir şey söylemeni bekledim dedi. Ben senden gitmedim dedi bana. İndik, sanki gök delinmiş deli gibi yağmur yağıyor Adana'nın en işlek caddesinde bağırarak kavga ettik herkes bize baktı sonra ben deli gibi ağladım sarıldı bana, kokladı, öptü.. Babası gile gittik üzerimizi fön makinesiyle kuruttuk. Bana bizim ilişkimizin ne kadar yıpransa da hepsinden farklı olacağını söyledi. Kandım ona, inanmak istedim bu yalana. Yağmur yağıyordu ve biz seviştik. Uzun uzun seviştik sonra sarıldı bana uyuduk birkaç saat. Boynundan öptüm onu, göğüsünden öptüm, sırtından öptüm... O uyudu ben ona bakıp hayaller kurdum. Saatlerce hayaller kurdum! Uyandığında sarılarak sorunlarımızı konuştuk. Beni sevdiğini hissediyordum ama bunu dile getirmedi zaten bende dile getirmesini beklememiştim ondan hiçbir zamanda beklemedim. Sürekli ben ona aşık olmadığımı söyledim. Sürekli yalan söyledim ona. Katilime aşığım ben, bana zarar veren canımı acıtan adama aşığım. Deli gibi aşığım! Her sevişmemizden sonra eve gidip saatlerce ağlayacak kadar aşığım! Yağmur yağıyor açıyorum bencereyi soğuk yüzüme vuruyor, ciğerlerime... Fakat dinmiyor içimdeki yangınım.
Sizin prensinizin beyaz atı var, benimkinin kanlı bıçağı!

11 Mayıs 2014 Pazar

9 Mayıs 2014 Cuma

Çok uzun süre kalacağını düşündüm ama bir hafta kalacakmış. Allah'ım o bir hafta bana bir ömür gibi geldi. Sağımda arıyorum yok, soluma bakıyorum yok... Gelince sınıfta bir süre birlikte oturduk. Bir adamın sesi ezberlenir mi? Ben ezberledim. her harfi vurgulayışını, tonunu... Kokusunu kazıdım burnumun direklerine. O yüzüme üflerken nefesini, ben içime çektim. Biz onunla hiçbir zaman yakın arkadaş olmadık, olamadık. Arkadaş olduk ama aramızda hep bir mesafe vardı. Birbirimize bakarken kaçırdığımız gözlerimiz vardı.
Halimiz böyleyken ben de umutlandım, bir gün olur da belki bana açılır diye. Hep bana, beni sevdiğini söylediğini hayal ettim. Haftalarca, aylarca bekledim.
Bekliyorum...
8 Mayıs 2014 Perşembe
Onu ilk gördüğümde bunun bir felaket olacağını bütün kalbimle hissettim. Bu bir cinayetti ve ben bile bile beni öldürmesine izin verdim. Bu hikaye en başından beri kalbime acı veriyordu. Henüz sonunu bilmediğim bir hikayeyi yaşıyorum ama biliyorum. Evet, hikayemin sonunu biliyorum... Başı neyse sonu da öyle olacak. Sonu kötü olacak. Ben size bu hikayemde zamanın ilaç olmadığını, zamanın kalbinizi yaran bir bıçak olduğunu anlatacağım. Ben size bu hikayemde küçücük kalbi olan bir adamın nasıl bir kızı öldürdüğünü anlatacağım. Bu hikaye küçük bir kızın göz yaşlarıyla dolu. Bu hikaye küçük bir kızın umutlarıyla, bekleyişleriyle dolu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)